Kayıtlar

Kasım, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

günlük.

 yalnız kalmanın birçok hastalığa kapı araladığını iddia ediyorlar. haklı olabilirler. büyük ihtimalle haklılar. ben, yalnız ölebilirim. herkes yalnız ölüyor. şehrin ışıklarına ve gökyüzüne bakarak. bakalım, şans yanımızda olacak mı. lisede okurken tanıdığım bir psikolog yaşlandığında huzurevinde yaşamayı planladığını söylemişti. elden ayaktan düşünce, evde çoluk çocuk beklemektense toplu yaşam merkezinde çeşitli hobi faaliyetleri ve belki arkadaşlarla zaman geçirme fikrine oldukça yakınım. plânlar yaparsın ve başına bir şeyler gelir. hep böyledir. böyleyken böyle geçer hayat. her simülasyonda tat alma duyusunu kaybetmemek lazım. ne var ki aile kurmayı planlamıyorum. benim ailem evren. klişe bir laf eyledim fakat hissettiğim bu. bağlarım hep zedeli benim. belki zedenin kendisi benim. eninde sonunda kendimi rahatsız hissediyorum. şu an gündemde sarsılmış bir örnek var. neydi ne oldu niçin oldu. diğerleri neden öyle olmadı. ne eksikti ne fazlaydı. kendi iyiliğim için bile politik ola...

bakırköy.

araba sürebiliyorum artık. gece sürüşleri keyifle, hız sınırım güvensizliğime takılmış ama böylesi iyi. yetiyor bana. gecenin ve kışa yaklaşan sonbaharın ayazı saçlarımı tarıyor, bırak dağınık kalsın ve soğuk yaşadığımı hissettiriyor. tabiatım böyleyse elden ne gelir, ne gelmez. yollar boşken şerit değiştirmem daha kolay. oysa ben etrafım insanlarla doluyken kendi şeridimde koşmaya çalışıp kanattım dizlerimi. metafor değil. buraya her yer uzak, her yer yakın. kaybolmayı göze aldım. yorgunum, uykusuzum. iyileşen yara izlerinin acıklı huzuru var zihnimde. sigara dumanını içime çektiğimde belirsiz ufuk çizgisinde uçuşan karakterleri selamlıyorum ve bir şekilsiz taş bulup atıyorum denize doğru. şimdilerde bir yerlerde. henüz yeni yetme bir ergenken ve o zamanlar sen benden çok büyükken karadulla gezdirdiğin geceler gibi. bağırarak my generation söylediğimiz sonra sana puanım dokuz kanka ve sonra hey there delilah. şimdilerde herkes bir yerlerde. tesadüf, umay hareket vakti çalıyor yıllar s...

korkak.

geçen gece,  tumblr  hesabım olduğunu hatırladım birkaç şifre yenileme adımıyla yıllar öncesinin ben kızını ziyaret ettim. fotoğraflarım, beğenilerim, belki taslakta bıraktıklarım. ay tutulmalarında sarsılmalarım, vanilya çilek dondurmalarım, yara izlerim, hoyratça kendimi yola atışlarım, soğuk gecelerdeki günahlarım ve belki kalbini kırdıklarım. bir hesabım daha var farklı mecrada, girmeye cesaretim yok. karanlık dünyalar tanıdım. bazıları mutlu gibiydi. bazılarını şaşkınlıkla kustum.  ayçiçeği tarlasının ortasındayım. yüzümü çiziyor dikenli yapraklar. renkler arasından bedenime ulaşan hüzme güzelliğiyle ağlatıyor beni sessizce. yaşamın ortasında keşmekeş bir düzen hastasının kendiyle barışması ve sonra yine kavgalanması.  yol bu. yerinde saysan da, gün gelecek bulacaksın kendini. belki de sandığın şey senin değildir. kendine haklı olsan da, haksızlık etmenin pek faydasını görmedin. dene.