Yalnızlık


Geçirdiğim zorlu dönemden sonra, mevsim bahara dönmeye yüz tutmuşken, ben yeniden kalmaya başladığım yurdun pek sevdiğim ağacı gören odasında tek başıma sıcak çikolatamı yudumlayıp müzik eşliğinde sana yazıyorum. Uzun aradan sonra. 
Neler oldu, neler geçti hayatımdan geçen birkaç ay boyunca? Ben de bilmiyorum. Zaten ne önemi var ki? Boşver.
Bugün kendimi daha önceki günlerden fazlasıyla yalnız hissediyorum. Bu gece yalnızlık pek keyif vermiyor sanki. Ama şikayetçi değilim. 
Birkaç saat önce halamla konuştum telefonda.Yıllardır beni arayıp sormayan birkaç aile üyesinden biri... Annem fotoğrafımı benden habersiz göndermemiş olsaydı belki bikaç yıl daha konuşmayacaktım. Dedem gibi babaannemin de ölüm haberini bana söylemeye gerek duymayacaktı belki hiç kimse. 
Neden bazı çocuklara çocuk olma hakkı verilmez ? Neden olgun davranması beklenir bazı çocukların? Neden ölümle korkutulurlar?  Sonra neden kin duyulur? Bilmiyorum.

Halamın sesi değişmemiş. Çocukluğumda oynadığım kuşları Cincan gibi, kocası da ölmüş bikaç yıl önce. Her cümlesinin sonuna komik kabadayı film karakterleri gibi "Annadın mı!?" cümlesini koyan  enişte. İçen, döven, söven ama bana sevimli gelen enişte kanserden ölmüş. Halam bakmış. Şimdi koca evde yalnız yaşıyormuş. 
"Sen bizim kızımızsın. Biz bir aileyiz." dedi. Ağlayasım geldi. Böyle zamanlarda hep ağlayasım gelir zaten. Kızarım bu gelişe. Ama sesimin titremesine engel olamam. 
Peki neden hiç gelmediniz dedim. 14 yaşımdaydım. Kaç sene geçti. Hiç mi aklınıza gelmedim dedim.
Aslında bu herkese yönelttiğim bir soruydu. 
Haklısın dedi. Özür diledi. Özür dilemesini istemezdim.

Babam değişmemiş, içkiden başını kaldırmıyormuş. Ağlayıp bağırıp duruyormuş. Ağlamak hep kolay geldi bize. Bana da. 
Facebook'tan engellese de beni, görebiliyorum nasıl bir hayat yaşadığını.
Ağlamak hep çok kolaydı. Birden geliverirdi, dolardı gözler.
Kimseye söyleme dedim halama, benimle konuştuğunu.

Ben bu kadar öfkeyi hak etmemiştim.
Kıvırcık saçlı kırmızı elbiseli tombul bir kız çocuğuydum.
***

Hayatımı kendim yazmayı seviyorum. Artık kimse için heyecanlanmıyorum. Herkes işine geldiği gibi davranırken kendimi yormam ne kadar anlam bulur ? Bulmaz. 
Bunun dışında, zamanımı anime izleyerek, kitap okuyarak, belgesel izleyerek geçiriyorum. 
Geçen seneye oranla, İstanbul'a daha çok alışmış gibiyim.
Sokak kedilerini sevmeyi seviyorum. Bir şeyler üretmek için sabah kalkıp koşturmayı seviyorum.
Rıhtımdan Moda'ya doğru yürümeyi seviyorum.
Bu gece yalnızım ama şimdi yalnızlığı hissetmiyorum.
Aşk ise kalbimi kırdı. 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bunları boşver, olan yine olur.

konusu sen olmayan günlük.

2405.