cemil.
ne güzel bazı şeyler. yürümek mesela, yürüyebilmek. düşmek mesela, düşeyazmak. yaralar mesela, acının vurgunu ve iyileşmenin kaşıntılı sızısı. ve bulutlar ve ağaçlar. üstelik sekizyüz yıllık anıt ağaçlar. çıldırırsın. üstelik sarılmak serbest. ağaç gövdelerine sarılıp yüzyıllık fısıltıları duymaya çalışmak. ben duyabiliyorum. debisi azalmış deredeki ördek ailesi, yeşil'in gölgesinde esneyen kediler, renkli çarşılar pazarlar. üstüme gelen insanlar bile iyi insan oldukları ihtimalinde mutlu etti beni.
ve gri panjurlar. evden kovduğum ve evden kovulduğum, doğuştan belki çuvaldızı kendime batırılmış. bazı cümlelerin sonunu getirmek mümkün olmuyor. bu dünyadaki müzmin rahatsızlığım belki de bundandır. yaş aldıkça ama seviyorum bunu ve yaşamı daha iyi hissediyorum. bugün, aramızdaki bağsızlığın bir günahın bedeli olabileceğini düşündüm. evren, neyi aldıysan birilerinin elinden, senin de elinden alıyor. belki bu yokluk, senin acıya bağlanma stilinin şükür sebebidir. ve korkutuyor beni bazı benzerlikler. bendeki bu olmayışlık ve kaçınganlık, üstüme suçluluk toprağı da atıyor. kızgın ya da kırgın değilim. sadece çekildiğim yalnızlık köşemde neden diye soruyorum kendime. bilemiyorum. cemil olabilir mi cemil.
Yorumlar
Yorum Gönder