özet geç.
özlediğim bazı günler var. gündüzlerinin koşturmacasında amacıma adım adım yaklaştığım, akşamını yalnızlığımın sakinliğiyle ya da arkadaşlarımın eğlencesiyle renklendirdiğim günler.
ocak ayı sonrasında, toplumsal olayların yanında kişisel zayiatlarım da oldu. şaşırtıcı bir şekilde dünya karantinaya girerken bana da bir şeyler oldu. bu kişisel zayiatlarıma şaşırdım mı. hayır. ömrümün döngüsünde hep aynı şeyler. sadece her defasında bir şeyler daha öğreniyorum ve biraz da yorgunluk.
aynaya baktığımda gördüklerimin hızlı değişimine yetişemiyorum.
ben mezun oldum sevgili okuyucu biri. üniversite hayatımı resmi olarak tamamladım. devamı gelecek mi. belki. planlardan biri bu yönde. ama önce suyu bulmak lazım. sudan çıkmış balık gibi nefes almak için çırpınıyorum. bundan bir ay önce daha berraktı her şey. giderek bulanıklaşıyor şimdi. bunun sebebi gözlerim olmalı. bakmayı bilememek ya da biyolojik bi takım aksaklıklar. görmeyi öğrenmeyi tercih ederim. netekim nefes almaya çalışırken görebilmek de zorlaşıyormuş.
bu blogun başlangıç sebebi istanbul'du. birçok şeye şahit olan kadıköy, yurt odası, sokaklar, rıhtım, ilk white russian, istanbul-ankara arası sıklaşan uçuşlar, sonra şehrime dönüş, malum sebeplerden ilk defa yaşanmış birçok güzel his ve düşüşler/yükselişler... bissürü şey var. yaklaşık beş yılı avucumda tutuyorum şimdi. geçmiştekilerin bugünümdekileri etkilemesine izin vermeyeceğim çünkü bunun ne kadar anlamsız olduğunu ve hayatımdaki bireyleri ne kadar acıtabileceğini biliyorum. çünkü bunu yaşadım. ağır bir kaza geçirildi, komada kalındı ve gerekli bakım takviyeleriyle hayata dönüldü. bu benim sorumluluğumdaydı ve bitti. yani kazanın sorumluluğunu, acımı, öğrendiklerimi kendime sakladım ve iyileşmeden başka bir hayatın içine dahil olmamayı tercih ettim. çünkü birilerinin birilerinde bıraktığı yaraların ilacı olmakla yeterince kendimi tüketmiştim.
başkasının bıraktığı kötü ya da iyi izleri okşayıp hayatımı geçirmek istemiyorum. grafikte heyecanlı yükselişler sonrası yere çakılmak değil, stabil akımda ilerlemek istiyorum. bugün arkadaşımla konuştum. kaza sürecinde benim yanımda olan arkadaşım. kız kardeşinden bahsetti. birilerinin geçmiş yaralarını iyileştirmeye niyetlenmiş, bir zamanlar benim yapmaya çalıştığım gibi. üzüldüm. bu cümleler de belki bu yüzden yazılıyor şimdi.
ama hep umut var değil mi. sabahları uyanıp koşturmak var, çocikler var, çiçekler var, kediler var, yeni başlangıçlar var, kendim olmayı öğrenmek var, altı çizilen kitap cümleleri var, etek ve ceketle girilecek mülakatlar var, yaptırılacak dövmeler var. eh bi de yorgunluk sonrası kahveleri var.
çünkü ben yaparım.
...
burada yazmayı, takip ettiğim bloggerların yazıları arasında kaybolmayı özlediğimi fark ediyorum. buraya sizin için çiçekler bırakıyorum.
Okurken mezun olmanın hayali kuruluyor, mezun olunca ise işler karışmaya başlıyor. Mezun bir arkadaş bulmak güzel oldu. Neler yapıyormuş diye takip ederim artık..
YanıtlaSilKötü bir kaza atlatmışın galiba geçmis olsun.
metafor kazası:)
Sileveet, ben de seni takip ediyorum. geç keşfetmişim fakat:)
of yaaaa üzdün yaa, geçmiş olsun, insanın başına neler gelebiliyor ya, valla gözlerim buğulandı, burnum sızladı, hayırlı olsun aynı zamanda, ah kadıköy de yaşam unutulmaz tabii. annat yaa eksik anlatıyon bazeeen :)
YanıtlaSilüzülmee deep. hiçbi şey olmadı ki kötü. geçti hepsiiii:)
Silhıhıms.
Sil