çiçenklerden çelenk ve chopin.
okumaktan zevk aldığım birkaç blog yazarı var burada. onlar kendilerini biliyorlar ya da bilmeyenler de vardır. aslında takip ettiğim -eğer gözümden kaçmadıysa- tüm blogları okumak hoş ama birkaçı daha çok.
mamafih sessizleşen biriyim. mizacım böyle. izleyip zihnimde yorumlamak zamanlarım gelmiş. zihnim de bana ağır gelmiş.
baharla birlikte çok güzel çiçekler belirdi bu yakada. fransız kızların beyaz tenli ince boyunlarına bakınca yudumladıkları suyun süzüldüğünü görürmüşsünüz ya hani (biraz korkunç bi betimlemeymiş bu...), ben de buradaki beyaz çiçeklerin yapraklarına baktığımda gün ışığının doğaya nasıl iyi geldiğini görebiliyorum. güneş ışığı beyaz yaprakların içinden geçip yüzümü aydınlatıyor. "nasıl böyle harika açabiliyor bunlar. kupkuru dallardan nasıl peydah olabiliyorlar. " diye yolun ortasında durup hayretlere gark oluyorum. bunlar benim için güzel şeyler. netekim, bundan aylar öncesinde karar kılmışım blogumun temasını gogh'un çiçeklenen badem ağaçlarından esinlenerek renklendirmeye. bu da yaşam sevincimin her halükarda terennüm ettiğini hatırlatsın bana.
Şapkaları rüzgarda uçan kadın kökenli Fran'dan yoksun bireylerden mi bahsedilmiş 🤔
YanıtlaSilkırmızı kurdaleli şapkası olup fran'ı olmayan evet:D
Silvan gogh'a da, bu resmine de bayılırım. her geçen gün daha da çok hayret içinde kalıyorum tabiatın bu güzelliğine, belki de zaman geçtikçe daha çok farkına varabiliyor insan bazı şeylerin kim bilir
YanıtlaSiladın ne güzelmiş:)
Silevet, zamanla birlikte değişiyo tabii bi şeyler. bakış açıları da, farkındalıklar da. bunlar güzel şeyler.
yanlış hatırlamıyorsam v. gogh demişti: "ne yazık ki biri tecrübe kazandıkça, gençliğini kaybediyor."
Her dökülen yaprağın yerini zamanı gelince pırıl pırıl bir tomurcuk alır :)
YanıtlaSil