Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

charles lee r.

göremezler canım, sende benim gördüğümü, derken mabel haklıydı bazen. kalan ömrünün kabusları, sevgiyle yıkanıp aklanmayacak. benden habersiz infazın gerçekleşecek ve yine benden habersiz yaşadığın neredeyse yüzyılın, günümün herhangi bir saniyesinde tenimi okşayıp evrenin boşluğunda salınacak.  istismara uğramış çocukluğun, cracklenmiş deli kanın. önümde diz çök ve ağırlaştırılmış cinayete müebbet bir ağıt bu. siyah gömleğin, geniş omuzların ve göğe uzanan genç erkekliğinle neşeli bir gülüş var karşımda. elinden tutuyorum. gidiyorsun. şimdi yorgun ruhun yaşadıklarının ve yaşayamadıklarının gizli pişmanlığını sırtında taşıyor. yüzünün çizgilerine dokunuyorum. dizlerimde uykuya dalıyorsun. tanrı varsa eğer, affetsin.

sarıldım.

 farklılık kabul edilmesi zor gerçekliklerden. üstelik akıl yaşta da başta da yok zamanlarda. olgunluk çağımda mıyım bilmiyorum ama eskiye göre bir adım ilerideyim sanki. şimdi kimseyi suçlamıyorum ve kızgın değilim. biraz kırgınlık var üzerimde ama doğuştan mıdır bilemedim. dün koza han’da bitirdim seni. milat olsun dedim oysa sevmem böyle keskin çizgileri. yıllarımı aldı bu ışıklık ve belki de haklıydın. senin de sevdiğini biliyorum şimdi. farklı pencerelerden bakmaya doğmuştuk sadece ve senin bir beden daha yaratman benden seneler öncesinde ağır gelmişti bana. üstelik bedenin gölgesi de hep seninleyken. yine de derin ve yoğun bir histi senli günlerim. bir daha yaş itibarıyla da yaşamayacağım ve yaşamayı tercih etmeyeceğim. elinden geleni yaptın. farkındayım. teşekkür ederim. çok ısrar ettim, çok soru sordum ve tüm cevaplar senin dışındaydı. sen de dahil. şimdi hoşçakal ve hak ettiğin iyilikler bulsun seni.  ben şükrederek kendi yoluma gidiyorum. öğrenmem gerekeni öğrendiğim...

duvarlar.

 benzer hisler. layık olmayışın, hapse mahkum oluşun, sen olmayışın, utancın, yalnızlığın, kızgın küskünlüğün, aptallığın. en güzel resmi asmama korkusuyla duvarın boş kaldı. koşmadın, şimdi yürümeye de takatin kalmadı. hoşçakal. yine de şükür. 

232.

film değil yaşamak ödülsüz alkışsız etkisiz ve kimsenin şahitliğine gereksiz ne ektiysek biçtik mi ellerinde saçlar senelerin başkentinde kaldı yirmili yaşları pişmanlık değil de tercihen ve genetik bir tutukluk. veda etmeyi de öğreniyorum sanırım. varoluşumda bir iz kaldı tercihen ben istedim. k. oteli şahit. son an mıydı bilmiyorum ama son ana kadar bekledim nasıl olurdu bilmiyorum ama aksiyona hazırdı. olsaydı daha mı iyi olurdu hayır olmazdı kitapta bir bölüm bitti zamanın ruhu şekil değiştirdi asla eskisi gibi olmayacak bize düşen nostaljinin tadını çıkarıp ağlamak ve iyilikler bulsun seni ve korusun. bunu da kimse okumasın. 

x.

 ben ben olmasaydı daha mı iyi olurdu bu kadar dramatik olmazdı belki şükür halimize ama olmak çok koyuyor be. yoruyor kendi yapamamak da yoruyor yapmak için uğraşmamak da yalnız hissetmek de sapsız bir üzüm tanesi çürük belki bu yüzden gereksiz çıkışlara bu kadar göz yaşı dökmek ve kader sarmalını kabul edip gerilemek ve baş ağrısı benzer yirmi yıllık bir ağıt gibi belki otuz düştüğü yerden çıkmamak için direnmek dirayetli ol dik dur sen teksin utanma sıkılma dik dur ve olduğu kadar niye bu kadar tepkisel korkuyor ezilmekten ve utanıyor işin içinden çıkamıyor kabul etmek de zor etmemek de niye geldi dünyaya vay vay. 

darksoul666_

 bazen, son günlerimde çoğunlukla bu evden gitmek istiyorum. gideceğim yerde de benzer taşkınlıklarım olacaktır illa ki çünkü benden bir parça bunlar, kabullendim. ne var ki son günlerimde bu ev, tüm hatalarımı, bencilliklerimi, aslında çocuk saflığımın yalnız ve suçlu bırakılmışlığını ve ebeveynine kendini yakmışlığını hatırlatıyor bana. üzerime yıkılıyor ve ben bir şey yapamadan yaşamaya devam ediyorum. her geçen saati adeta yaşam çeperime saplıyorum bıçak gibi. neyse ki alışkınım. belki de bu yükleri bilerek ve isteyerek yüklendim. sizin hayal dünyanızla uğraşmak için çok yaşlıyım. geleceğe umutla bakma gafletine düştüğüm her dakikanın bedelini ödettim kendime. var oluşumla. şimdi ise emekliyorum. tüm nefretimi kusup kendimi kucaklayacağım ve kasıklarımı gevşetip omzuma bir öpücük konduracağım.   "fareler üzerinde yapılan çalışmalar, uyaransızlıkla karşılaştırıldığında, acı verici elektrik şoklarının bile hayvanların gelişiminde olumlu etkilere yol açtığını gösteriyor....

suya atılacak.

bu sabah müthiş bir ağrıyla uyandım. ağrı kesici ve kahve ikilisinin panzehir olmasını beklerken bedenime, güneşi gözlerime sunduğu için minnettar kaldım ağrıma. ağrım olmasaydı o saatte uyanıp, pati’yle birlikte izleyemeycektim güneşin yansımalarını. küçük bir kağıda hayatımdan beklentilerimi yazdım. yazmadan çok ikilemde kaldım çünkü uzun zamandır plan, istek, hayal, amaç vs. yazmıyorum bir yere. yüzleşemiyorum çünkü kendimle. tüm hayal kırıklıklarım önüme seriliyor. bu defa yazdım ama. kısa. vazgeçmişim çoğu şeyden. akışta yolumu bulmaya alıştırmışım kendimi. plana dahil olmanın/olamamanın kabullenilmişliğinde şekilsiz bir ruh olmuşum. limansız kırık dökük bir kayık gibi. aslında, belki de değerimi bilmemişim. mizacım böyleyse demek ki. kendimi kabul etmenin rahatlığını yaşamaya başlıyorum.  bir şeyleri yoluna koymadan bir şeylere kalkışmanın normal olup olmadığını sorguluyorum. geçmişim kirli. bu kirden arınıp temiz bir sayfayı sağlıklı cümlelerle doldurabileceğimden emin değil...