Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"bu baloya davetli kızlar, babalarının cenazesinde bulunmayacaklar"

geçen birkaç kötü olaydan sonra, evet, yaşıyorum. aslında son bir aydır, içim de dışım da kötü. ama kimseye belli etmeden (kendime de dahil) mutlu gözükmeye çalışarak yaşıyorum. aslında bir zamandan sonra, yani mutlu görünmeye çalışa çalışa mutlu da oluyorum. gökyüzüne çerçeve olan ağaç dallarına bakınca mutlu oluyorum. serin havayı içime çekince mutlu oluyorum. çok eskiden, sanıyorum 5 yıl kadar önce, biri ebced hesabıyla analiz yapmıştı karakterim üzerine. bir sürü şey dedi ama aklımda net olarak şu kalmış: hayatım iyi-kötü arasında geçen senelerden oluşacakmış. yani, bir sene her şey yolunda giderken diğer bir sene tepetaklak olacakmış. merdivende bir basamak yukarı, bir basamak aşağı... ne yani? hayatım boyunca bir ilerleme kaydedemedim mi? hayatıma ve karakterime direnmek işte böyle bir şey 🐼 Umay Umay'ı hatırlayan var mı?  "sen yine olduğun gibi kal, benim için sakın değişme" derken ne kadar ciddiydi ? 90'ları seviyorum. Sonuna doğmuş olsam da b...

send me an angel

ben hiçbir yere ait değilim. ne ölüme ne yaşama. ben nerenin insanıyım ? sınav haftam bitti. pazartesinden cumaya uzanan, yoğun bir dönemdi. konukevinde ilk defa iki kişilik odada kaldım. değişik insanlarla tanıştım. hiç tanımadığım insanlarla küçük bir odada kaldım. hayat hikayelerini merak ettiklerim oldu ama sormaya üşendim. bıraktım ki benim tahmin ettiğim gibi kalsın hikayeleri. ben kimin hayat hikayesi olacağım? kimin hikayesini değiştireceğim? kimlerin ruhuna dokunacağım? öğretmen olursam belki, öğrencilerimden birkaçı ya da başını okşadığım üşümüş bir kedi ya da yemeğimi paylaştığım bir sokak çocuğu. şimdi yuttayım. bu haftasonu bir sorun çıkmazsa burada kalacağım. içimden yazmak gelmiyor. belki daha sonra.

red suitcase

Resim
Sabah altı buçuk sularında, koynumda kedimin hırıltılı sıcaklığına veda ederek yataktan kalktım. Havanın karanlık oluşu korkuttu beni. Bu soğuk ve karanlık havada, sırtımda çantamla nasıl gidecektim İstanbul'a?!  Evden çıktığımda aklıma geldi, ilkokulda yine bu saatlerde uyanıp, güneş yeni doğarken okula gidiyordum ben. Üstelik, doğan güneşin güzelliğini görmek için, tepeyi daha hızlı çıkıyordum ve zirvede arkamı dönüp doğanın o eşsiz renk cümbüşünü hafif bir tebessümle izleyip, sabahın keskin havasını içime çekiyordum. 10 yaşında bir çocuktum. şimdi karanlıktan korkuyorum. geçen hafta kendimi nasıl bursa'ya attığımı anlatmak istemiyorum. kendimi cezalandırmak için herhalde, kendi ağırlığım yetmiyormuş gibi büyük kırmızı valizimi de doldurup taşıdım yağmurlu ve kalabalık istanbul trafiğinde. hatırlıyorum, lisenin son senesinde annem almış getirmiş, "üniversiteyi kazanınca bu valizle gidip gelir benim kızım" diye parlayan gözlerle yüzüme bakmıştı. onun içinde taşıd...

here comes to rain again.

Son günlerde dilime dolanan Hypnogaja'nın bildiğim tek şarkısı olsun istedim başlık. Aslında eurythmics halini daha kadınsı buldum ama H. coverı bana bi şeyler hatırlatıyor. Konukevi'ndeyim. Tek kişilik yatağın olduğu küçük bir oda ve banyodan ibaret gecesine 60 tl saydığım geçici evim.  Televizyon ve sorunsuz internet bağlantısı olması kendimi bu küçücük ve soğuk otel odasında yalnız hissetmemi biraz olsun önlüyor. Son günlerde kendimi o kadar gereksiz hissediyorum ki. Daha sık yemek yemeye başladım. Kendimi kötü hissettiğim çoğu zamanda ya kedileri düşünüyorum ya da derslere başvuruyorum kafamı dağıtmak için. Konukevi'ne geldiğim ilk anda, evimi ne kadar özlediğimi düşündüm. Kalacak yerimin olmaması, ki bunun benim hatam sonucu olması çok kötü hissettiriyor. Perşembe akşamı Ali'nin yanına gideceğim. Onu da özledim. Ama daha normal bir zamanda buluşmak isterdim onunla. Ali ne ara bu kadar yer kapladı hayatımda. Okula gitmek, ders dinlemek beni rahatlat...