halı desenlerine ve tavana dair bazı mülahazalar.
soğuk ama balkondan güneş ışınlarını görebildiğim bir pazar ortası. yazarken ellerim üşüyor ama üşümek de iyi geliyor. s. teber'in freud biyografisini okuyorum bu defa. podcastlerinde dinlediğim cümlelerin farklı halini ama özcesinde aynılarını okuyorum. bu bana zevk veriyor. bundan önce okuduğum teber kitaplarını, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden bitirdim. sanki karşımda serol bey, kedi, şarap ve belki adını bilmediğim bir yeşil çiçek. sohbetimiz koyulaştı. freud da ilgi alanımı cezbettiğinden, kitap hemen bitmesin diye araya başka bir kitap sıkıştırdım. bir onu bir bunu okumak. pek sevgili freud'un yaşadığı dönemde, yani 1800'lü yılların sonları, herkes (tamam, herkes demek doğru olmaz ama entelektüel fuları bayrak etmiş herkes.) mektup yazarmış ve günlük tutarmış. biyografi kaynaklarından biri de bu mektuplar ve günlükler. ne var ki freud, bilinçli olarak çoğu mektubunu ve günlüğünü yok etmiş. onun iç dünyasıyla ilgili bilgi sahibi olmayalım diye, belki. ben de ya...