gün sonu.
sen dedim, sen nerelisin. sen kimsin ya. neticede 38.9637°n 35.2433°e içine peydahlanmış bir döngüde, milyarlar adım atıyor. koşturmaca halinde diğer insanlara benzemeye çalışıyor. yani bu noktada, biricikliğini yüceltmek değil amacı. keşke bir gıdım benzese. şu kadarcık. bir kelebeğin kanadı kadar benzeseydi ve ömrü de bir kelebeğinki kadar sonsuz olsaydı. zor işte. bir cümle kurduktan sonra aklından ve kalbinden kaynar suların yol alması. mesela grande adam çok konuşuyor, ne diyeceğimi bilemiyorum. bu bilinmezlik de beni rahatsız ediyor. çok konuşunca yoruluyorum. gözler de kaçıyor. hayli duyarlı kişilik diye bi şey var. beyaz çikolatalı brownie yanmış biraz diyorum. iyi bir dinleyici olduğumu sanıyorum. muhabbet içinde, silinen fotoğraflardan yakınıldı bugün. hem de bissürü like almış fotoğraflar. ilişkiler bitince silinen fotilere anlam veremiyorum. yani ilişki bitiyor ama fotoğrafların silinip silinmemesi çok önemli değil bence. kalsın napayım ya da silinip uzay boşluğu...