Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ayın üç fazı.

cırcır böceklerinin sesi, hafif bir esinti, ilk dördünden bir gün geçmiş ay ve pati ve bk. bu akşam hep beraberiz. sıcak, sütü az kahve de var. geçen gece uyumadım, bazı başıbozuk sebeplerimden uyutmadım kendimi. çocukluğumdan kalma yasaklı zevklerim var. açıkça yapma yetkim var ama gizlice yapmanın keyfi bugünlerde hiçbir şeyde yok. işte benim belki de en büyük sınavım. gece uykusuzluğum, sabah erken kalkmam, öğleden sonra kısa uyku seansı ve bir şeyler... sonuç olarak sisli bir yorgunluk perdesi çekildi beynime ve bedenime.  çerezlik zamanlarımda youtube'ta geziniyorum, beş on dakika. bir kızın kanalına rastladım. çok da sevdim. her türlü olumsuzluğa rağmen yaşamayı sevmeyi hatırlattı bana. insan önce kendini ve haliyle kendine ayrılan zamanı sevmeli. bazen sevdiğini yüksek sesli bağırmalı. belki bir rujla, belki çiçeklerin mis kokusuyla ya da kahveyle ve sonsuz.  gecenin şehir ışıkları ne güzel. 

eldiven.

Resim
onlu yaşlarım henüz başlamışken m. rauf'un eylül'ünü okuduğumda eylül ayıydı ve ben zaten yapısal olarak üzgün bir çocuktum. dünyadaki varlığımın yeni yeni farkına varıyorken çok çabaladım kendimle. şimdi fark ediyorum, ne zor ama çok da normal zamanlardan geçtiğimi. her şey insanlar için. fakat insan, kendine rağmen dünyadaysa ve bunu yeni öğreniyorsa sancılı süreçleri de çok oluyor. az önce, aklıma bunlar düşmeden önce kollarımdaki izleri sevdim. onbeş yıl geçmiş. utançtan hüzünlü bir gurura evrilmeye başlamış.  bugünlerde çok sinirli hissediyorum. beni rahatlatan seçeneği aklıma getirip akışa bırakıyorum sinirimi. daha kolay oluyor sonrası. yine de bu sinir, tahammülsüzlük ve yorgunluk rahatsız edici. benimseyemediğim, benimsemek için çaba sarf etmediğim şeyler var. yorucu geliyor. anlamsız geliyor. belki korkuyorum. benimsediğimde korunaksız kalacağım korkusu. bu yüzden belki çoğu şey. şeysizliğim.  eylül, ekim, kasım ve bu böyle sürüp gider. bir kar tanesi göğün sonsuzluğ...