rosi ve gül lokumları.

hafif bir esinti doluyor odaya. rüzgarın da bir yolu var ve bana dokunarak evrenin herhangi sonsuzluğunda salınıyor. var olmak bu dünyada, bu demek belki de. 

ne zaman zorlansam yaşamaya, rüya kilitlerim açılır. var olmanın zaten yeterince ağırlığında bir de bu rüyaların üzerime fırlattığı melankoliyle uğraşırım. freudien ya da jungian analizleri kafam götürmez bu rüyalarda. düpedüz özlerim dedemi. çocukluğumu, korunaklı evimi, anılarımı. 

gittiği ilk zamanlarda, ve ondan sonraki birkaç dönemde her gece gördüm rüyamda. çocukluğumun geçtiği evde, balkonda, aburcubur zulalarının olduğu mutfakta, lacivert televizyon koltuğunda... gittiğini biliyordu işin ilginç yanı, rüyalarımda. konuşmadı hiç. iyiydi ama, hissediyordum. benim de iyi olmamı istiyordu. yaşam kitabı  diyorum buna. esas kızın yaşadığı ilk kayıp. en azından geçen sayfaları çevirip hatırlama hakkımız var. eğer ömrüm uzunsa ve vedalar gözüküyorsa ufukta, dilerim kolay geçer. gidenlerin gittiği yerin varlığına, üstelik bu yerin onlara mutluluk ve huzur verdiğine ve benim de onlar için yaşadığım evrende neler fısıldadığımı, neler hissettiğimi duyabildiklerine inanmayı tercih ediyorum. bu tercih kolaylaştırıyor.

seni özlüyorum ve seviyorum dede. buraya yazmadığım birçok şey.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

cemil.

konusu sen olmayan günlük.

2405.