Bilmiyorum.

Ne dönebiliyorum ne gidebiliyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Köşeye sıkışmış gibiyim. Öyle karışık bir his ki bu...
İçimdeki sesi dinlemeye çalışıyorum ama duyulmuyor. Sizin de oldu mu böyle anlarınız ? 
Ne yapmalıyım bilmiyorum... Savaşsam mı ? Değecek mi savaşmaya... Yıpranıp solabilirim bu yolda. Elimde zafer sandığım bıçak yaraları, yapayalnız ve çökmüş göz altlarımla bir sinir hastası olabilirim. 
Mutlu da olabilirim. Ama bu ihtimal bana epey uzak geliyor.  
Neden bu yoldayım bilmiyorum. Neden bu kadar ciddiye alıyorum bilmiyorum. Her neyseee.


 Bu yaz Alanya ve Erdek'e gittim. İlk defa erkek arkadaşımla tatile çıktım. Eskiler peşimi bırakmasa da güzeldi, mutluydum. Dönüş yolunda Akseki'den geçtim. Gidengelmez Dağları... Eylül ayının ilk günlerinde, otobüsün içine dolan o çam ve yağmur kokusu... Yörük çadırları, soğuyan hava ve gri bulutlar... Harikaydı. Sonra bu dağlarla ilgili trt belgeseli izledim. Efsanevi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bunları boşver, olan yine olur.

konusu sen olmayan günlük.

2405.