Kayıtlar

Ekim, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
cumartesi. nedense sabahı hatırlamıyorum. sanki kedimden tırmık yedim ve sevgimi göstermek için yüzümü yaklaştırdığım kedimin tepkisine içerlenip battaniyemin altına girip son günlerin verdiği ağırlık ve sinir yüzünden ağladım ve gün başladı. birkaç saat sonra da bitti gün. gerçekten hatırlamıyorum... hatırlamasam daha iyi sanırım. battaniyemin altında kanayan tırmıklı suratımı yastığa gömüp bir süre ağladım. regl sancısı da hafiften belimden kasıklarımın derinliklerinde "ben de buradayım!" diyordu. ağladım, tıkanan burnuma sinirlenip yine ağladım. battaniyeyi aralayıp burnumu çıkardım ve nefes almaya çalıştım. eğer geçmişte birinden kazık yemişseniz, çok aşık olup karşılığını alamadıysanız ve yolunuza yalnız devam ederken hayatınıza yeni birini aldıysanız... eskisinin acısını yenisinden çıkarmayınız. lütfen. siz, bir şeyler yaşamış olabilirsiniz ama o, yaşamadı. o, sizi çok sevdi. onu kullanmayınız. onun kırılganlığıyla eğlenmeyiniz. annem geldi sonra, ağladığımı fa...

daily

Resim
Cuma günü... yardım et bana Sartre Dün gece huzurlu bir uyku... Uyandığımda yine aynı acılı ağırlık gövdemin üst ortasında yerini almıştı. neden ? sebep neydi... varoluşsal sebeplerimi sırala sartre... bulantı'yı okuduğum günleri hatırlıyorum ve arıyorum. aslında yarın, lisede sık sık gittiğim kütüphaneye gitmek iyi bir fikir olabilir. üyelik kartım nerede acaba... karttaki fotoğrafımla şimdiki görüntüm arasında komik denebilecek farklar var. Sabahın köründe kalkmadım. uyandım ama kalkmadım. bölük pörçük uyku setlerim arasında kendimi huzurlu uykuya zorladım ve ne zaman kötü hisler ve düşünceler elektriklense ruhumda, olumlu mottolarla kendimi iyileştirmeye çalıştım. Bir psikologla görüşme fikri şu sıralar sık sık aklıma geliyor. Annemle kuaföre gittik. Saçlarımı yıkattım ve fön... Fön ne güzel şey. Duştan sonra kabaran saçlarımı, duşun hemen ertesi günü de çok seviyorum çünkü şampuan reklamlarındaki gibi hacimle uzayda dans ediyorlar:) ama 24 saat sonra, tüm o havalı görü...

Komşu Komşu

Resim
Mahalle kültürü iyiden iyiye azaldı yaşadığım yerde. Eskiden, herkesin kendi elleriyle yaptığı müstakil evlerden ve erik ve incir ah bir de dut ağacından oluşan sokağımda artık yeni ve hızlıca kondurulmuş büyük apartmanlar var. Eskiden gökyüzünü daha geniş bir açıdan görebilirken şimdi içimdeki gökyüzüne dönmek zorunda kalıyorum çoğu zaman. Hatırlıyorum çocukluğumu. Sokak oyunlarımı... Cemile Teyze'nin bahçesini... Geceleri sarhoş babamı kandırıp bizi kazıklayan bozacıyı, karpuzcuyu, ıhlamur ağacını... Yere şıp şıp düşen dutlarına üzülerek baktığım dut ağacını. Ama asfaltı yapış yapış yapan dutlar, yazın geldiğini müjdeliyordu. Okullar kapanacaktı, koskoca üç aylık bir tatil... Şimdi yaşlandı o ağaç. Dutları yine düşüyor yere ama arabalardan gözükmüyor pek asfaltın renk değişimi. Eski tadı kalmadı mahallenin. Ama şimdiki halinin de kendine göre güzellikleri var, inkar edemem. Gezinip duruyorum evin içinde ve balkona doğru geçiyorum, görebildiğim kadar gökyüzünü görmeye çalışıy...

melankoli

Resim
unutmalıyım biliyorum. silmeliyim. önemsizleşene kadar en azından. nasıl diyorlar... "herkes yaşar bunları." kalbimi kırmak istemezdin biliyorum belki de böyle bilmek istiyorum. ah insanlar... neden bu kadar unutmuyorum bazı şeyleri. ah ah. herkes kirlenir. herkes kirlidir. herkes unutur. isimler kalır.