anlık.
taşlar sekiyor asfaltın sıcak yüzünde. taşın sabrından öğrendi, deniz yok şimdilik.
denizin derinliklerine dalınca gördüğü yosun karanlığından korkarken yıldızları topladı.
o karanlık sokağın sonundaki otel odasında söylenen sabaha karşı dualarında yüzyıllık bilmeceye kadeh kaldırdı. şeker şarabı içip boğuldu. sonra yeniden doğdu.
yirmi miligramda mutluluğun iki renge sıkıştırılmış hatalı formülünü buldu.
kırık kaldırım taşlarının arasından yeşiller filizlenirken, dünya döngüsüne yenileniyor.
dizleri yaralanmış çocukken. izleri duruyor. mavi eteği beyaz benekli. koştururken birilerinin sesinde, dönüp duruyor kendi ekseninde.
sabırsızca büyürken, çingenelerden korkacağını sanmışlar oysa bir pembe gül açmış saçlarının dalgasında, çilekli sakızını şişirip patlatırken zamana.
dikenli yollardan, ısırganların arasından gelen bir yolcu var sırtında. babaannesinin ayaklarına batan dikenlerin izi kalmış ruhunda. todor, sen de diğerleri gibi netekimlerde boğuldun. mezarına gökkuşaklı çiçekler ekeceğim.
bisikletinin turkuazlığında geçen yıllarda, ölen balıklarına ağlayan bir çocuk var baba düşünün kucağında.
gönlüne sağlık ne güzel yazmışsın öyle ..sanki şuan ki durumu anlatan bir yazı olmuş gerçekten kalemine yüreğine sağlık sevgiler 🌸👏bir devam olur bence 😊
YanıtlaSilSelamlar blogunuzu takipteyim sizde blogumu takip edip son yazıma yorum yazarsanız çok ama çok mutlu olurum :)
YanıtlaSilne düşünüyordun bunu yazarkene :)
YanıtlaSilbabaannesinin ayaklarına batan dikenlerin izi kalmış ruhunda. Çok etkileyici bir cümle olmuş.
YanıtlaSil