namaste.
şükrettiğim o kadar çok şey var ki!
gerçek anlamda kendimi sevmeyi belki henüz tam anlamıyla öğrenebilmiş değilim ama boynunun bükülmesine izin veren ve düşüncesizce omuzlarına yaşından büyük yükler yüklenmiş yalnız kız çocuğu da değilim artık. evet. genetik faktörler, yaşanmışlıklar, beynimde şemalanmış inanışlar, hassasiyetim, kırılganlığım vs. bakış alanımı izlenesi yapmıyor çoğu zaman ama baktığımı daha net görebiliyorum artık. zamanla daha da netleşecek belki. kendimi güçlü hissediyorum.
içimdeki kız çocuğuna sarılıyorum. insanlara tahammül edemediğimde, hatta kendime bile tahammül edemediğimde kitap sayfalarına gömüyorum kendimi son günlerde ve bu bana iyi geliyor.
az önce dedim kendime kendi iç sesimle: birkaç yıldır üzüldüğün şeyler çok da mühim değilmiş. hatırla, neleri atlattığını ömrünce ve neleri atlatabilme ihtimalin olduğunu. kim bilir bana tanınmış sürede başıma neler gelecek... bir kitapsam eğer, son sayfama kadar elimden geldiğince okunmaya değer şeyler yazılmalı ve okundukça renkli çiçekler açmalı bir yerlerde. ah kızım, ne güçlüsün sen aslında. kimse bilmese de sen hatırla. büyüklerinin çocukluğunda; hatalarında; başarılarında; yalnız gecelerinin, öz değerini başka şeylerde aramış o mutsuz kızında seni sen yapan parıltılar var aslında. acıya yatırım yapmadık mı yeterince ? bunlar döküldü paltomun cebinden. mendilimi çıkartacaktım halbuki.
*
staj için her hafta etkinlik planlamak gerekiyor. perşembe gününe de her şeyin hazır olması... aklıma işe yarar etkinlik gelmiyor ve bu beni geriyor. bakalım ne olacak perşembeye kadar. geçen hafta etkinlik materyali hazırlayayım diye su toplamıştı elim ve her hafta oldukça fazla bütçe ayırmak durumunda kalıyoruz materyallere. hayırlısı bakalım. beni geren oldukça fazla şey var ama akışına bırakmalı.
29 ekim'de staj yaptığım okulda olacağım, gözlem yapmak için. buna seviniyorum. buz mavisi bir gömlek aldım kendime, o gün giymeyi planlıyorum. mavi gömlek, siyah pantolonlu halimi aynada görünce aklıma olivia karakteri geldi. kendimi fringe'teki olivia dunham karakteriyle özdeşleştirdiğimi daha önce yazmıştım. :D dexter'daki debra morgan'la da özdeşleşmiştim bi aralar. :)
bir kitap bitirdim geçen hafta. mai ve siyah bittiğinde, ahmet cemil'e hem kızgındım hem de ona merhamet duyuyor ve acıyordum. çok sevdiğim reşat nuri'nin romanlarının tadını anımsattı bana halit ziya. belki de okuduğum kitapların kısa incelemelerini yaparım burada, ilerleyen günlerde.
şimdi iki ayrı kitap okuyorum. biri "angela'nın külleri" romanı. bu kitap senelerdir kitaplığımda duruyor, aklıma geldi bir an okumak istedim. diğer kitap ise eğitim bilimleriyle ilgili oldukça ilginç ve faydalı olduğunu düşündüğüm "beni ödülle cezalandırma".
kahvelerime artık tarçın ekliyorum, biraz. daha lezzetli oluyorlar.
gerçek anlamda kendimi sevmeyi belki henüz tam anlamıyla öğrenebilmiş değilim ama boynunun bükülmesine izin veren ve düşüncesizce omuzlarına yaşından büyük yükler yüklenmiş yalnız kız çocuğu da değilim artık. evet. genetik faktörler, yaşanmışlıklar, beynimde şemalanmış inanışlar, hassasiyetim, kırılganlığım vs. bakış alanımı izlenesi yapmıyor çoğu zaman ama baktığımı daha net görebiliyorum artık. zamanla daha da netleşecek belki. kendimi güçlü hissediyorum.
içimdeki kız çocuğuna sarılıyorum. insanlara tahammül edemediğimde, hatta kendime bile tahammül edemediğimde kitap sayfalarına gömüyorum kendimi son günlerde ve bu bana iyi geliyor.
az önce dedim kendime kendi iç sesimle: birkaç yıldır üzüldüğün şeyler çok da mühim değilmiş. hatırla, neleri atlattığını ömrünce ve neleri atlatabilme ihtimalin olduğunu. kim bilir bana tanınmış sürede başıma neler gelecek... bir kitapsam eğer, son sayfama kadar elimden geldiğince okunmaya değer şeyler yazılmalı ve okundukça renkli çiçekler açmalı bir yerlerde. ah kızım, ne güçlüsün sen aslında. kimse bilmese de sen hatırla. büyüklerinin çocukluğunda; hatalarında; başarılarında; yalnız gecelerinin, öz değerini başka şeylerde aramış o mutsuz kızında seni sen yapan parıltılar var aslında. acıya yatırım yapmadık mı yeterince ? bunlar döküldü paltomun cebinden. mendilimi çıkartacaktım halbuki.
*
staj için her hafta etkinlik planlamak gerekiyor. perşembe gününe de her şeyin hazır olması... aklıma işe yarar etkinlik gelmiyor ve bu beni geriyor. bakalım ne olacak perşembeye kadar. geçen hafta etkinlik materyali hazırlayayım diye su toplamıştı elim ve her hafta oldukça fazla bütçe ayırmak durumunda kalıyoruz materyallere. hayırlısı bakalım. beni geren oldukça fazla şey var ama akışına bırakmalı.
29 ekim'de staj yaptığım okulda olacağım, gözlem yapmak için. buna seviniyorum. buz mavisi bir gömlek aldım kendime, o gün giymeyi planlıyorum. mavi gömlek, siyah pantolonlu halimi aynada görünce aklıma olivia karakteri geldi. kendimi fringe'teki olivia dunham karakteriyle özdeşleştirdiğimi daha önce yazmıştım. :D dexter'daki debra morgan'la da özdeşleşmiştim bi aralar. :)
bir kitap bitirdim geçen hafta. mai ve siyah bittiğinde, ahmet cemil'e hem kızgındım hem de ona merhamet duyuyor ve acıyordum. çok sevdiğim reşat nuri'nin romanlarının tadını anımsattı bana halit ziya. belki de okuduğum kitapların kısa incelemelerini yaparım burada, ilerleyen günlerde.
şimdi iki ayrı kitap okuyorum. biri "angela'nın külleri" romanı. bu kitap senelerdir kitaplığımda duruyor, aklıma geldi bir an okumak istedim. diğer kitap ise eğitim bilimleriyle ilgili oldukça ilginç ve faydalı olduğunu düşündüğüm "beni ödülle cezalandırma".
kahvelerime artık tarçın ekliyorum, biraz. daha lezzetli oluyorlar.
Her şeye şükretmek lazım. Kendinizi sevin, kendinize değer verin. Çünkü kendini sevmekle başlar her şey. "Bir kitapsam eğer, son sayfama kadar elimden geldiğince okunmaya değer şeyler yazılmalı ve okundukça renkli çiçekler açmalı bir yerlerde" sözünüz o kadar naif, o kadar güzel ki bu söze tutunun her anınızda. Umarım içinizdeki o küçük kıza sımsıkı sarılmaya devam eder ve sorunlarınızın üstüne emin adımlarla yürüyüp onlarla baş edersiniz :) O zaman sevgileeeeer! :)
YanıtlaSilteşekkürler :)
Silevet, her zaman şükretmeli. olumlu bakmalı.
Hiçbir şey üzülmeye değmez. Kendine güven, gelecek için umut besle.
YanıtlaSilAngela'nın Külleri çok güzel bir roman, sen de seveceksin eminim:)
sevdim bile :)
Sil:)
YanıtlaSilben de uzaktan, evlerin ışıklarına bakıp içlerindeki insanların mutluluğunu düşünürdüm. yani, o evlerden bana yansıyan ışıklara huzur senaryoları yazardım. bu da bana bir noktada mutluluk verirdi. hala çiçeklerle süslenmiş ve ışıklandırılmış balkonları görünce içimden dilekler uçuşur.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz filmini izlemiştim ama kitabını okumadım. Alıntı ne güzel... Anı yaşamak gibi bi şey. Yıldızlar gibiyiz biz de. Belki kendi enerjimizin ışığının farkında değilizdir. Fark etmek için belki de bir çarpışma gerekiyordur. :)
hepimiz arada böyle düşünüyoz iştee aman düşünmek boşuna beee :) staj ve etkinlikler kolay gelsiin :) buz mavisi çok severim özellikle kotta :) özdeşleşmek tatlı bişi severim ben deee :) neskafeye mi tarçın, sütlüye olur muu kiii :)
YanıtlaSilreşat nuri en sevdiğim, hüseyin rahmi ile birlikte. mai siyah da güzel tabee :)
YanıtlaSil